Geleneksel Türk Okçuluğu İl İkinciliği
"Yay gibi olursan, elde tutarlar seni,
Ok gibi olursan, öte atarlar seni!"
Tebrikler çocuklar.Geleneksel Türk Okçuluğu İl İkinciliğiniz önümüzdeki süreçte artarak devam etsin.
Okçulukta Bilecik İl İkinciliği!
Geleneksel Türk Okçuluğu Yıldızlar Kız ve Erkek Takımlarımız;
Bilecik İl İkinciliği kupalarını aldılar.
"Yay gibi olursan, elde tutarlar seni,
Ok gibi olursan, öte atarlar seni!"
Kadim bir geçmişi olan Okçuluk, şimdi olduğu gibi gelecekte de sporun, doğruluğun, dürüstlüğün, centilmenliğin, bir ahlakın ifadesi olarak yer bulacaktır. Ata sporumuz olan okçuluk aynı zamanda peygamberimizin de bir sünnetidir.
"YA HAKK" deyip oku hedefe gönderme...
"Ben atmadım, O attı! Erdemliliği...
Köklerden göklere...
Geleceğe geçmişten bakış...
"Yay gibi olursan, elde tutarlar seni,
Ok gibi olursan, öte atarlar seni!"
Öğrencilerimiz Geleneksel Türk Okçuluğuna ilgi ve sevgisi ile kendilerine yeni ufuklar açma, hayata farklı açıdan bakabilme, sonuç odaklı başarıdan ziyade süreç odaklı başarının da çok önemli olduğu bilincine vardılar.
17 Nisanda Bilecik Stadındaki mücadeleden çıkan başarı: Önümüzdeki yıl Türkiye Finaline kalma başarısını da getirmesi dileğimiz.
Centilmenlik, gayret, sevgi, dostluk, kaynaşma, sosyalleşme... Sporun içerisinde de engin bir ahlak anlayışının tesis edilirliğine ve Okçuluğun ahlaki temellerini taşıma bilinci...
Ve dereceden çok şey kazandırdı takımlarımıza. Gezip görmek, farklı bir atmosferi yaşamak...
Türkiye çapında geleneksel Türk Okçuluğunun geldiği zemine şahitlik etmek ve varacağımız hedef için göstereceğimiz gayretin boyutunu görme fırsatı ...
Tarih bilinci, tarih şuuru, kültürel birikim ve özgüven oldu. Hayata pozitif bakış, talihe tebessüm, bir dahaki sefere Türkiye derecesi için yeniden Bismillah demenin başlangıcı oldu. Her bitişin yeni bir başlangıç olduğu şuuru ile seneye şimdiden yeniden hazırlanmanın bilincini kazandırdı Turnuvamız.
Bu başarının gelişiminde öğrencilerimizi tebrik ederken onları destekleyen,yetiştiren Beden Eğitimi Öğretmenlerimiz Murat YEGİN ve Fatih KIRŞAN’a teşekkürler.
